Sıvı Elevatörü Nedir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Açısından İnceleme
Son zamanlarda toplumsal cinsiyet eşitliği, çeşitlilik ve sosyal adalet üzerine daha fazla düşünmeye başladım. İstanbul’da bir sivil toplum kuruluşunda çalışırken, sokakta, toplu taşımada ve işyerinde gözlemlediğim pek çok şey, bazen teoriyi bazen de duyguları sorgulamama neden oluyor. Bir gün tam da bu soruları kafamda evirip çevirirken, aklıma ilginç bir kavram takıldı: Sıvı elevatörü.
Peki, sıvı elevatörü nedir? Aslında bu terim, daha önce büyük ihtimalle birçoğumuzun karşılaştığı, ancak fark etmediğimiz bir olguya işaret ediyor. Duygusal ya da fiziksel olarak “yüksek yerlere” tırmanmak isteyenlerin, mevcut yapıların (toplumsal normlar gibi) nasıl esnek biçimde değişebileceğini ve bu esnekliğin kimler için daha erişilebilir olduğunu ele alıyor. Bu yazıda, sıvı elevatörünü toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden inceleyeceğim.
—
Sıvı Elevatörü ve Toplumsal Cinsiyet: Esneklik ve Erişilebilirlik
Sıvı elevatörü, aslında bir tür metafordur. Gündelik hayatta insanların toplumsal normlardan, sınırlayıcı cinsiyet rollerinden ve statükodan sıyrılıp daha yüksek bir noktaya tırmanabilmesi anlamında kullanılır. Ancak bu tırmanış her zaman herkese aynı şekilde eşit fırsatlar sunmaz. Özellikle toplumsal cinsiyet normlarına göre şekillenen toplumlarda, kadınlar genellikle “yükselmek” için daha fazla engelle karşılaşır.
Sokakta yürürken, kendimi sık sık kadınların kendilerini korumak zorunda olduğu bir dünyada buluyorum. Toplu taşıma araçlarına binerken, kadınların nasıl yer aradığını, erkeklerin daha rahat hareket edebildiğini gözlemliyorum. Sıvı elevatörünün bu konudaki rolü ise, kadınların erkeklerin sahip olduğu sosyal alanlara adım atma hakkı konusunda ne kadar zorlandığını göstermektedir. Kadınların toplumda daha yüksek yerlere ulaşabilmesi, sıvı elevatörü metaforuyla bağlantılı olarak, cinsiyet normlarını aşmak anlamına gelir. Bu süreç ise, daha fazla çaba gerektirir ve engellerle doludur.
Birçok kadın, işyerinde terfi etmek için ekstra bir çaba harcar, çünkü toplumsal cinsiyet rollerinden ötürü genellikle daha az fırsatla karşılaşırlar. Bunu, iş yerinde eşitlikçi bir ortam yaratmaya çalışan biri olarak çok iyi gözlemliyorum. Kadın çalışanların bir terfi için genellikle erkek çalışanlardan daha fazla “ispat” yapması gerektiğini fark ediyorum. Burada sıvı elevatörü, erkeklerin daha rahat “yükselmesi”ne karşı kadınların “sızma” çabalarını simgeliyor. Bu çaba, bazen görünmeyen, ama çok yoğun bir mücadeleyi ifade eder.
—
Çeşitlilik ve Sıvı Elevatörü: Kimler Yükselebilir?
İstanbul’daki sokaklarda yürürken, sıvı elevatörü teriminin çok daha farklı bir şekilde anlam kazandığını görüyorum. Çeşitlilik meselesi, sadece kadın ve erkek arasındaki farklardan ibaret değil. İnsanların farklı ırklardan, etnik kökenlerden, cinsel kimliklerden ve fiziksel engellerden gelmesi, sıvı elevatörünü çok daha karmaşık bir hale getiriyor.
Bir sabah, bir kafede otururken yan masada, engelli bir arkadaşımın, iş arkadaşlarıyla aynı seviyeye gelmek için gösterdiği çabayı izledim. Toplumun bazen engelli bireyler için oluşturduğu fiziki engeller, bir tür “sıvı elevatörü” gibi oluyor. Fiziksel engeller, insanların normalde var olan haklarını kullanabilmeleri ve hayatlarını sürdürebilmeleri için mevcut sistemin esnekliğiyle doğrudan ilişkili. Örneğin, toplu taşımada, engelli bireylerin daha rahat seyahat edebilmesi için yapılmış rampalar, sıvı elevatörü gibi işliyor. Ancak bu rampaların her yerde olması gerekmiyor mu? Yoksa bunlar da toplumsal yapının esnekliğine göre “bulunduğu yerden” hareket ediyor mu?
İşte sıvı elevatörünün en ilginç taraflarından biri de burada ortaya çıkıyor: Çeşitlilik, her birey için aynı erişilebilirliği sunmuyor. Farklı grup ve kimliklerden gelen bireylerin toplumsal ve ekonomik yükselme hakkı, genellikle “farklılık”ların kabulüyle doğrudan ilişkilidir. Ancak bu kabul bazen sadece teorik düzeyde kalıyor, pratikteyse pek çok engel karşımıza çıkabiliyor.
—
Sosyal Adalet ve Sıvı Elevatörü: Kimler Yükselmekte Zorlanır?
Toplumda sosyal adaletin sağlanması için herkesin eşit fırsatlar ve koşullarla sıvı elevatörünü kullanabilmesi gerekiyor. Ancak sokakta, toplu taşımada ve işyerinde gözlemlediğim kadarıyla, çoğu insan bu “yükselme” fırsatından yeterince faydalanamıyor. Yükselebilenler, genellikle toplumsal normlarla uyumlu olanlar. Bu noktada, sıvı elevatörünün herkese aynı eşitlikte sunulmadığını görüyoruz.
İstanbul’daki sokaklarda her gün yürürken, fakir mahallelerde büyümüş, daha az şanslı insanlara dair gözlemlerim hep beni düşündürür. Onlar için sıvı elevatörü, sadece bir hayal gibi kalıyor. Eğitime, kaynaklara veya iş fırsatlarına erişimleri yok. Bu yüzden yüksek yerlere çıkmak için gereken “sıvı” yok ellerinde. Oysa sosyal adaletin sağlandığı bir toplumda, bu eşitsizliklerin ortadan kalkması gerekir.
—
Sonuç: Sıvı Elevatörü, Erişilebilir Bir Adalet için
Sıvı elevatörü, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından, esnek bir yapıyı simgeliyor. Ancak bu esneklik, herkes için aynı şekilde geçerli değil. Kadınların, engelli bireylerin, farklı ırklardan gelen bireylerin ve ekonomik olarak dezavantajlı grupların bu “yükselme”yi gerçekleştirmesi, çoğu zaman daha fazla çaba ve engellerle karşı karşıya kalıyor.
Sosyal adaletin ve eşitliğin sağlanması için, sıvı elevatörünün herkes için erişilebilir hale gelmesi gerekiyor. Bu, sadece toplumsal cinsiyet normlarını aşmakla değil, aynı zamanda farklı kimliklerin ve grupların kabulü ve eşit fırsatlar sunulmasıyla mümkün olacak. Bu da toplumsal yapının esnekliğiyle doğrudan ilişkili.
Günlük hayatımızda sıvı elevatörünü her an görebiliriz; bazen toplu taşımada, bazen bir işyerinde, bazen de sokakta. Önemli olan, bu yükselmenin herkes için eşit ve adil bir şekilde sağlanması.