Gayrisafilik İlkesi Nedir? – Bir Genç Yetişkinin Gözünden
Hayal Kırıklığı ve İlginç Bir Ders
Kayseri’de, sabahları bir bardak çay eşliğinde günün başlangıcına küçük bir ritüel gibi başlıyorum. O gün, yine günlük defterimi açıp yazı yazacağım bir gün olarak başlamıştı. Yazmanın bana nasıl bir terapi sunduğunu artık ne kadar anlatsam az, ama bu sefer yazarken başka bir şey vardı içimde; bir şeyler eksikti.
Biraz garip bir şey yazmaya başladım. Duygularım her zaman güçlüdür, yazılarımda bunları hep hissedersiniz; ama o gün kalbimde gayrisafilik vardı. Nedir bu gayrisafilik derseniz, her şeyin olduğu gibi düzgün, saf ve temiz olmasının arkasındaki o karmaşık gerçekliği anlatan bir ilke olduğunu fark ettim. Ama bunu anlamam birkaç olayla oldu.
Yılın İlk Günü ve Duygusal Karar
Yeni yılın ilk günüydü. Havanın buz gibi soğuk olduğu sabah, caddelerde insanların aceleyle yürüdüğünü, birçoğunun yeni yılın getirdiği yeniliklerle dolu hayallerini taşırken, benim kafamda bir başka şey vardı: gayrisafilik.
Bir insan, her şeyin en iyisini, en güzelini ve en safını isterken, bir anda bir karar alıp kendisini “saf” olmaktan vazgeçerken ne olur? Kayseri’nin o soğuk sokaklarında tek başıma yürürken, cevaplar hep aklımdaydı. Bu içsel çatışma, yavaşça içime yerleşmişti.
Kafamda dönen düşünceler o kadar yoğunlaşmıştı ki, içimdeki duygu bir yandan bana sürekli “Yapma, bu doğru değil!” derken, diğer yandan “Bazen insan, saf olamayacak kadar kırılmıştır, ama yine de devam etmelidir” diyordu. O gün, birinin söyledikleri -belki de bana yıllarca öğretilen şeylerin aksine- bana derin bir ders verdi. Bazen, temiz kalmak için bile karanlık bir yol kat etmemiz gerekebilir.
Gayrisafilik İlkesi ve Ne Anlama Geldiği
Hayatımda bambaşka bir döneme geçiş yapıyordum. “Gayrisafilik ilkesi” hakkında bildiklerimi sorgularken, aslında bu terimin bana ne ifade ettiğini anlamaya başladım. Anladım ki; saf olmak bazen sadece bir maskeden ibaret. Gerçeklik, çoğu zaman saf olmayacak kadar karmaşık ve zor. Bunu kabullenmek, insanın içindeki büyümeyi başlatabiliyor.
Düşünsenize, bazen saf duygular, saf düşünceler bizi sadece kendimizle baş başa bırakır. Oysa karmaşıklık, bir insanı dışarıya açan, ona yeni perspektifler kazandıran bir kapıdır. O gün, birinin bana gösterdiği hayatın farklı yönlerine bakmak, sabırla beklemek, bazen saf olamayacağımızı kabul etmek, bir tür olgunlaşma süreciydi. Bu, gayrisafilik ilkesinin temeliydi.
Beni Güçlendiren O An
Yazmaya devam ederken, birkaç satırla kafamda her şey yerli yerine oturmaya başladı. O an anladım ki, gayrisafilik; hayatta her şeyin olduğu gibi kusurlu olmasını kabul etmekti. İnsanlar ve duygular da saf olamayabilir, fakat bu hiç bir şekilde onların değerini ya da potansiyelini küçültmez. Aksine, her biri kendi içinde bir “karmaşık güzellik” taşır. Herkesin duyguları, anlık kırılmalar, hayal kırıklıkları, hatalar ve mutluluklar – hepsi bir arada.
Yazımı bitirirken bu yeni bakış açısını kabul etmek oldukça huzur vericiydi. Saf olmak, arınmak, berrak kalmak bazen bir illüzyon olabilir. Çünkü gerçek güç, kabul etmenin ve içindeki karmaşıklığı benimsemenin arkasında yatar.
Ve Bir Günlük Bitiyor
Gün batarken Kayseri’nin o soğuk havası içimi ısıtmıyordu belki ama yazdığım her kelime bir tür iyileşmeye dönüştü. O gün hissettiklerimi tamamen ifade etmesem de, hala gayrisafilik ilkesinin etkisi altındayım. İnsanlar, bazen karmaşık duygular içinde kaybolabilirler, fakat önemli olan bu karışıklığa rağmen yol almaktır. Ve benim hikâyem de böyle bir yolculuktan başka bir şey değildi.
Yine bir gün sonu. Günlüğümdeki her satırla, hayatta gayrisafilik ilkesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha fark ettim. Şimdi ben de saf duygulardan vazgeçtim. Belki bir nebze daha olgun oldum, belki biraz daha anlam kazandım. Ama bildiğim tek şey, her şeyin ve herkesin bir parçası olduğumuzu kabul etmekti.
İşte bu yüzden, gayrisafilik ilkesini anlamak; saf olamamak ve buna rağmen mutlu olabilmek, hayatta alabileceğimiz en büyük derslerden biriydi.